Sempozyum Hakkında

İslâm ve medeniyet kavramları arasında bir ilişki kurarken İslâm dininin kurucu ve yönlendirici değerlerini öne çıkarmanın gerekli olduğu açıktır. İslâmiyet’in özelliklerinden biri de kendisini benimseyen insan ve toplumları dönüştürerek bir kısmı daha önce onlarda bulunmayan tayin edici ortak değerleri ortaya çıkarmasıdır. Bu nedenle İslâm medeniyeti denildiğinde genel olarak Müslüman olan insanların, Müslüman olmakla birlikte ortaya koydukları maddî ve mânevî bütün başarılar kastedilmektedir.” (Tahsin Görgün, “Medeniyet” DİA, 28/301) Her medeniyet gibi İslâm medeniyeti de tarih sahnesine çıkarken kendi dışındaki birikimleri tevarüs etmiş, fakat kısa süre içinde her alanda kendi özgün formlarını üretmeyi başarmıştır.

İslâm medeniyetinin bu başarısı ortaya koyduğu eserlerde, teorilerde, kavramlarda ve kurumlarda kendini apaçık gösterir. İnsanın asli ihtiyaçlarını karşılayan bu başarıların, insanın akli, iradi ve hissi yanlarını dikkate alarak onun bireysel ve toplumsal yetkinliğini sağlamaya dönük olduğu söylenebilir. İslâm medeniyetinde kendini derinden hissettiren değerlere baktığımızda hak, hakikat, ilim, ahlak, fazilet, adalet, saadet, hayır vb birçok kavram, bu medeniyet içinde yoğrulmuş ve bir anlam kazanmış ve buna bağlı olarak Müslüman toplumlarda kendi içerisinde farklılıklar da arz eden ilim, felsefe, sanat, mimari, zanaat vb. birçok alanda özgün eserler ortaya konmuştur.

Günümüzde yaşanan olaylara baktığımızda insanların ilkin gündeme getirdiği temel erdemin/değerin adalet olduğu görülür. Dünyanın pek çok bölgesinde görülen haksızlıklar, gerçekte adaletin olmayışı ile ilgilidir. Öyle ki, adalet her yerde aranan ilk ve temel bir hedef olarak belirlenmektedir. Bireysel yaşamdan ekonomik faaliyete, hukuktan sosyal hayata varıncaya kadar adalet, aranan ve özlenen bir erdem olmuştur. İslâm’ın temel kaynakları Kur’an ve sünnette adalet çokça zikredildiği gibi, İslâm coğrafyasında üretilen ilimlerde mesela hadis ilminde adalet, rivayetlerinin kabul edilebilmesi için râvide bulunması gereken şartlardan biri olarak dikkate alınmış ve râviyi küçük düşüren bütün davranışlardan uzak olmasını sağlayan mânevî ve ahlâkî özellikler olarak alınmıştır. Yine fıkıh ilminde şahitliğin kabul edilmesi hususunda büyük günahlardan kaçınan, farz olan vazifeleri yerine getiren, davranışlarının iyisi kötüsünden daha çok olan kimsenin sıfatı olarak alınmıştır. İslâm felsefesinde ontolojik bir kavram olarak ele alınarak her varlığın sudûr sırasında kendi mertebesine göre “İlk Varlık”tan payını alması anlamında alınmış; ahlak ilminde de hikmet, şecaat ve iffeti içine alan dördüncü temel erdem olarak ele alınmıştır.

Bu düşüncelerden hareketle, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ile Kayseri Üniversite İslami İlimler Fakültesinin ev sahipliğinde, İslam Araştırmaları alanındaki araştırmacıları bir araya getirerek 7-8 Kasım 2024 tarihinde “Uluslararası İslâm Medeniyeti Bağlamında Adalet Sempozyumu” düzenlemek istiyoruz.

Sempozyumun amacı, daha çok, Temel İslam Bilimleri, Felsefe ve Din Bilimleri, İslam Tarihi ve Sanatları, Türk İslam Düşünce Tarihi alanlarında araştırmalar yapan bilim insanlarını bir araya getirerek, özgün araştırma kuramları ve yöntemleri çerçevesinde, adalet kavramının geçmişte ve günümüzde nasıl anlaşıldığını eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmektir. Temennimiz, Sempozyumun dinamik bir tartışma ortamı oluşturarak yepyeni bakış açılarına ve önerilere zemin hazırlaması, geçmiş ile bugünün, eski ile yeninin, geleneksel ile modernin, bir devamlılık ilişkisi biçiminde ele alınmasına katkıda bulunmasıdır.

Sizleri Uluslararası İslâm Medeniyeti Bağlamında Adalet Sempozyumu'na sizleri davet etmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Sempozyum yüz yüze ve çevrim içi gerçekleştirilecek daha sonra sempozyum bildirileri özet ve tam bildirileri uluslararası yayınevinde yayınlanması planlanmaktadır.

Sempozyum yüz yüze ve uzaktan erişim yoluyla gerçekleştirilecektir.

Saygılarımızla…